24. Hafta Şeker Yüklemesi

Eveet !!! Sabah kalktık , her zaman ki gibi karnım zil çalıyor. Hatta ötüyor , haykırıyor !!! 12 saat boyunca hiçbir şey yemedim diye, baş kaldırıyor, isyan ediyor. Eyvah !!! Bu açlıkla nasıl geçecek vakit derken, o berbat içeceği içtik, - Minik bir hile ile dibinden 2 parmak kadarlık kısmı içmiş gibi yapıp çöpe attım. İçtikçe ızdıraba dönüşen iç bayıcı bir tadı var çünkü !!! -  toplamda  4 tüp kan verdik, delik deşik olduk  Sonra koşa koşa kahvaltı ettik . İçeceği benden önce tadıp , tadını anlatıp ' abartılacak birşey yok be kızımm  ' diye beni teselli eden , tüm bekleme süresince ağzına lokma koymayan kocacık da küçük çaplı bir yükleme yapmış oldu kendine . Beni görünce ' vaaaaay çok iyi görünüyorsun ! ' diye tepki veren doktorumuz , çekilen çilenin mükafatı olarak hemmen Ömer'i gösterdi bize. Sonuçlarımızı aldık ve derin bir ' ohhh ' çektik derken, benim dobişkomun kilosu fazla çıkınca yine yasaklar listesini cebimize koyup evin yolunu tuttuk. Annesine kavuşmak için aceleci davranan oğlumuz yaklaşık 1 hafta 3 gün falan önden gidiyor.  Bu kadar dikkat edip , ilaç içerken demirin hala sınırda çıkması  günün en sinir bozan haberi oldu . Ama bunun sıkıcılığını gölgede bırakacak bir diğer gelişme ise böbreklerdeki problemde bir ilerleme olmamış :) Aynı bıraktığımız gibi duruyor !!! Çok şükür ...


Hastanede bekleme salonunun tam karşısında böyle cici bir 'Cake House ' vardı . Tam 2 saatim,misss gibi kahve kokuları arasında,  o an için bana dünyanın en lezzetlisi olarak görünen çikolatalı keklere bakınıp , iç geçirip, onlara saldırmamak için ufak meditasyonlar yaparak geçti :) Ramazanda, son dakikaları sofra başında geçirdiğimiz gibi , Cake House'a karşı geçirdiğim saatler sanki testi daha makbul kıldı :) Bendeki maneviyatı öyleydi en azından :) 







Geçen hafta, başı yukarıda olduğu için alttan tekmeleyip , zaman zaman canımı yakan, kasıklarımdaki ağrıdan dolayı beni kıvrandıran Ömer, bu hafta tam tersi bir şekilde baş aşağı ' ce'eeeee ' dedi bize. Her hafta ayrı bir poz, ayrı tripler. Detaylı ultrasonda eli kulağında verdiği ezan okuma pozu sedebiyle , doktor;  'Bu çocuğun adını Bilal koyun' demişti. Bu sefer ise parmakları sanki bize hareket çekiyor gibiydi. .  ' Ayy bu bebe pek bir terbiyesiiiz'  diye tepki aldık bu hafta doktordan :) Oğluma laf yok !!! Şuanda kişiliğini bulmaya çalışıyor içeride. Ekmek elden su gölden :) İç hesaplaşmaları için bolca vakti var nasıl olsa :)

25. haftaya grip aşısı ile başladık .Doktorum bir kaç seferdir çok ısrarcıydı . Hastaneye başvuran vak'aların giderek ağır bir tablo çizdiğini , bu sebeple yeni gündem konumuz olan tetanoz aşısından daha önemli olduğunu belirtti. Özellikle çalıştığım için istiyordu aşı olmamı ve bende artık ısrarlara dayanamayıp oldum . Sınır süre 15 gün. Hasta olmak yok ! Eğer bu süre zarfında hasta olursam aşının bir etkisi olmayacakmış !

23.01.2016 diye not almak istiyorum buraya. İlk çorap giyememe tarihi olarak . Akşam yemeğinden sonra kendimden çok emin bir şekilde 'haydi bismillaaah' diye eğilip çorap ve ayağımı bir türlü denk getiremedim. Yemek sonrası oluşuna bağlıyorum ama neticede bu bir ilk :) Tepeden kuşbakışı görüntüde de zaten ayaklar iyice kayboldu . Ufak manevralarda tabi ki görünüyorlar ama dik durunca belden aşağısı yok gibi bir şey:)

Hareketler zorlaşıyor. Sıcak basması gece uykuda gelince çok sıkıcı . Mustafa da alıştı artık bir debelenme, hafiften ıkıntı gibi bir ses duyunca direk uzatıveriyor kolunu artık otomatik olarak. Ona asılıp dönmek veya kalkmak işimi kolaylaştırıyor. Bel ağrılarım için aşağıdaki yastığın içinde yattığımdan ve şişmeye devam ettiğimden hareketlerim artık çok kısıtlı. Yastık ilk yattığımda tabut hissi veriyordu ama haftalardır iyice alıştık birbirimize :)


Mide yanmalarım .... Tüm mutluluğuma gölge düşüren. Özellikle yatarken. Yukarıdaki yastığın üzerine başımın altına 1 yastık daha alıp neredeyse oturur vaziyette uyumaya çalışıyorum bazen ! Yatarken mide kaynamasına ise işaret dili koyduk . Mustafa'yı dürtüp elimi gırtlağıma götürüp fokur fokur kaynama işareti yapıyorum . Bu demekki ' kaynama geldi ,neredeyse kusucam çabuk beni doğrult ! ' böylelikle ivedi bir şekilde kalkıp, doğruluyorum ve o acı su tekrar çıktığı yere yavaaş yavaş geri iniyor :)

Jr Zengin'i beklerken işte böyle geçiyor vakit. Tam 6 hafta kaldı izne çıkmaya. Evde yapacak işlerim kalsın diye pek birşey yapmıyorum . Daha önceki haftalar da yapmış olduğum bebek ajandama herşeyi araştırıp yazıyordum. Notlar tutuyordum. Bir yerde duyduğum ve ne olduğunu öğrenmem gereken şeyleri anında açıp küçük küçük not ediyordum.Hatta fotoğrafçı görüşmemde Derya'da şaşırmıştı . 'Ne kadar çok kişiyle irtibata geçmişsin , şu ne kadar fiyat vermiş bakiiim, aaa buna da mı yazdııın  ' diye.

Sadece bu hafta Jr'ın odası tadilata giriyor. Yıkım döküm işleri , sonra boya badana yapılacak tüm eve. Odasına yaptıracaklarımızı zaten beğendik , tadilat biter bitmez siparişlerini vereceğiz. Olan biten sadece bu . Bunların dışında anası bir çöp bile almadı oğluna. Kendi boğazından başka birşey düşünmüyor çünkü bu aralar :)

İzne çıkınca herşeyi yavaş yavaş, keyifli keyifli hallederiz, ana oğul başbaşa :) 6 hafta nedir ki ? Şıppadanak geçip gider :)








Devamını Okuyun...

Herşey Nasıl Başladı ??? - Flashback

Durup durup eski günlerdeki gibi günlük yazmadığım için kızıyorum kendime. Çünkü ölümsüzleştirilmesi gereken her detayı akıllarda kalması gereken , ama zamanla unutulmaya yüz tutmuş , sadece ana hatları ile zihnimizde olan pek çok anı var. 2006 yılından bugüne , o kadar çok özel an biriktirdik ki her gününü keşke yazsaymışım. Hayat arkadaşımın  bu haftaki doğum günü şerefine geçmişte minik bir yolculuk yapmak, hikayemizi en baştan kaleme almak istiyorum . Bu blog miniğimize ithaf edilen bir günlük olduğuna göre bu yazı da burda dursun bakalım :)
- Babamızın doğum günü çoktan geçti ama uzun süredir taslak olarak tuttuğum bu yazıyı ancak düzenleyebildim. -

  2006 yılında bir kış günü yurt kantininde tanıştık babanla miniğim. Arkadaş olduk . O zaman 2 mizin de hayatlarında başka insanlar var. Sadece yüzeysel sohbetler ediyoruz. Daha sonra önce beni erkek arkadaşım ,sonra da babanı kız arkadaşı terk etti . Biz 2 terk edilmiş insan olarak, önce birbirimize destek olup , eski sevgililerimizle birbirimizi barıştırmak için türlü yollar arayıp, tessellilerde bulunup, bu geçen süre zarfında beraber çok keyifli vakitler geçirince de '' dur bir dakka yaaa biz daha iyi anlaşıyoruz. E biz sevgili olalım o zaman '' diye , uzuuuuun yolculuğumuzda ilk adımlarımızı atmıştık . Şimdi konuşurken çok komik gelse de ciddi ciddi birbirimize akıl veriyorduk  ''Çık karşısına seviyorum de, öyle yap, böyle sürpriz hazırla ... '' gibi tüyolarla yollarımızı ayırmak için zamanında elimizden geleni yapmışız  :) 

Sevgililiğimizin ilanından sonra gönül kaçanı kovalar tabi ki :) Eskiler kendiliğinden döndü bizlere :) Hem de 2 tarafta çok haşindi .2 tarafın eskileri, karşı tarafın ana karakterlerini tehdit ediyordu :) Bir hatun kızımızdan dövülme tehditleri almışlığım bile var yani :) - çocukluk işte -

Bunlar tabi ayağımıza takılan en önemsiz sorunlardı. Asıl zorluklar üniversite bitiminden evleninceye, o sihirli imzalar atılıncaya kadar peşimizi bırakmadı . Hep sıkıntı , hep zorluk, hep entrika ....

Nikahta keramet gerçekten var. 3 buçuk yıldır bambaşka , sessiz sakin , muhteşem bir hayatımız var. Zaman zaman o günleri yad edip ''ne kadar zor olsalar da, o günler de güzeldi beeee '' diye iç geçiriyor olsak da , sadece konuşması güzel . Yaşaması oldukça zor , yorucu ve yıpratıcıydı.

Ayyyy unutuyordum , imzalar atıldıktan sonra  6 aylık bir sınavımız daha vardı ki o da 'Askerlik '. Aylar önceden buhranı basmış ve sonunda o unutulmaz gün gelip çatmıştı . O zamanlar sadece 5 aylık evliydik.12.12.2012 de Atatürk Havalimanı'nda bir ağlak, kocasını Sivas uçağına uğurlarken paralıyor kendini ağlamaktan. Ağlamasın diye ısırmaktan şişmiş dudakları ama ne fayda !!! Ardından sonsuz yalnızlık hissiyle geçirilen neredeyse 6 ay. Geleli kaç yıl olmuş hala o dönemde yazılmış defterlerin kapağı açılamadı . Onun bana yazdığı yazıları bile okuyamadım . Hala o yürek yok bende. Odan hazırlanırken elimize geçen defterler, gözden çoook uzak yerlere konuldu. Hele de annelik hormonunun tavan yaptığı , göz yaşlarımın akmaya hazır bulunduğu bu hassas günlerde çok gerekli de değil!!! Belki bir gün 3 'ümüz beraber oturur baştan sona okuruz , 6 ay boyunca baban ve ben birbirimize neler yazmışız :)

Evlendik, son sıkıntılı düzlük olan askerlik de sonuda halloldu. Tabii bunun hemen  ardından kayın valide ( babaanne )  kişisinden ve yamacındakilerden sürekli çocuk imaları gelmeye başladı . Ben ve çocuk !!! Aynı cümlede geçerken bile zorluyordu . Çünkü ben çocuk sever biri değilim. Bunca yıllık ömrümde elime alıp sevdiğim çocuklar sadece bir elimin parmaklarını bile geçmez ! Bundan yaklaşık 2 yıl kadar önce yine bir kış günü  Osmanbey'de yürürken, evet çocuk sevmediğimiz ve istemediğimiz ama bunu er yada geç yapmak zorunda olduğumuz hakkında konuştuk . Evet olması gerekiyordu ama o zamanlar çocuk deyince aklımda sadece kısıtlanan hayatlar, monoton evlilik, hayatını tamamen farklı birine adamak, saçını süpürge ederek geçirilecek yıllar anlamına geliyordu . Sonra ver elini ihtiyarlık ...

Çocuk olduktan sonra tüm bahsettiğim olumsuzlukların hayatıma dolacağını düşünerek , uzuuun bir liste yapmıştım . İçinde yok yok :) Bu liste tamamlanınca, evet çocuk yapalım ! dedim  :) 

Listede ; 

** Öncelikle akşamları evde olduğumuz türden düzenli bir iş . ( ikimizde o dönem vardiyalı çalışıyorduk. Benim bir de gece vardiyası artım vardı !!!)
** Evimizin kredi borcunu kolaylama.
** Ehliyet alıp araç kullanmayı öğrenme. ( ki bunu önce eşimin yapması gerekiyordu . Çünkü ikimizin de ehliyeti yoktu )




** Araba alma. ( çocuk için olmazsa olmazlarımdan biriydi. ) 
** Sürekli aklımızda olup bir türlü yapamadığımız kış tatili ,


**Halkoyunları  kursuna gidip , foklor oynamayı öğrenme ( yıllarca aklımda olan ve bir türlü zaman ayıramadım aktivite ) En çok keyif aldığım 3 yöreyi - trabzon , erzurum ve kırkalareli - öğrendim ve sahnede oynadım :)


**Düzenli spor yapma , yoga ve pilatese başlama.


** Ertelediğim tüm diş dolgularımın yapılması ve eğer cesaretimi toplayabilirsem 20 yaş dişlerimin deri altından alınması - ki bir tek 20'lik dişlerimi aldıramadım . Çok da umudum yoktu zaten. Belki idealist kişiliğim baskın çıkar da aldırırım diye bir ihtimal yazılı dursun demiştim.
** Daha önce hiç yapmadığımız türden uzuun bir yaz tatili ile listeyi sonlandırmıştım . Askerlik , iş değişikliği derken 2 buçuk yıl boyunca İstanbul'u beklemiş olmanın verdiği mutsuzluk ile hamile kalırsam bir 3 yıl daha tatil uzak bana düşüncesindeydim.  ( yurtdışı planlamıştık ama 10 gün kamp yaptık ki bu benim için çok daha extreme bir tatil oldu.)



Listede yazan tüm maddeler bu yaz tamamlandı ve tam 2 yılımızı aldı . Tüm yukarıda bahsettiklerim üzerine çok emin bir şekilde söyleyebilirim ki her zaman çok plancı bir insan oldum :) Uzun gelecek , kısa gelecek , önümüzdeki ay , önümüzdeki hafta ... gibi çoook fazla planlarım vardır hayata dair. Olmazsa da canım sıkılır üzülürüm. Listeye tatil ile beraber son okeyi de attıktan sonra (hala ne kadar planlıyım !!! ), yarımşar kiloluk ayak ağırlıkları ile akşamları yürümeye veya koşmaya başladım.

 Hamile olduğumu öğrenmeden 1 buçuk ay önce 5 yıl boyunca kullandığım sigarayı 1 günde bırakmış, sağlıklı yaşama çoktaaan geçmiş ,artık planlı bir hamilelik olduğu için doktor kontrolünde bir düzine test yaptırmıştım . Testlerden sonra ki hedefim ufak bir diyetle karnımdaki bölgesel yağlanmalardan kurtulmaktı ama işte o kısıma yetişemedim :) Çünkü tahlil sonuçlarım ile beraber aramıza katılacağını öğrendik miniğim :)

Sonra durduk ve düşündük , evet yaptıklarımızı iyiki yapmışız ama ne kadar gereksiz kasmışız kendimizi !!! Ne gerek varmış öyle zorlama işlere :) Minik bir fasulye içinde atan  bir kalp. İşte sihirli an bu ! Tüm korkuların , endişelerin sadece 1 saniyede ne kadar gereksiz olduğunu anlamanın tek yolu :) En çocuk sevmeyenin bile göz bebeklerinden kalpler fışkırtacak sahne işte bu :) O günden beri bebek sevgim zaten tavanda. Anne ve evlat ile ilgili her duyduğum kötü haberde gözyaşlarım süzülmeye hazır. Hatta bu hayvanlar için bile geçerli . Geçen gün izlediğimiz bir belgeselde aç bir yılan , iguananın gözleri önünde yumurtalarını yedi . O kadar masum masum baktı ki iguana !!! Çok üzüldüm gözlerim dolu , içim parça parça , böğrüme öküz oturdu sanki... Anneyim ben işte hormonlarım var artık benim !!!

Yukarıdaki gibi onlarca plan program listesine bedel senin gelişin . Baban ve ben tam bir sevgi pıtırcığıyız. Eskiden elbette ki birbirimize çok bağlıydık ama şimdi adı başka bir şey! Sağlıkla ve uzun ömürle doğ miniğim . Seni sabırsızlıkla bekleyen 2 tane koccaman yürek var burda !!!

İsteyen herkesin bu duyguyu en kısa zamanda yaşaması dileğiyle ...






Devamını Okuyun...

Karma Karışık Duygular İle 24+0

2 gün öncesine plansız bir doktor ziyareti sıkıştırmak zorunda kaldık . Günlerce çok şiddetli ağrılarım ve kasılmalarım oldu , ben de ''evham yapma'' diye bastırdığım duygularımı bir anda salıverdim ve gayet nettim . ' Yarın doktora gidiyoruz ! '
İyiki gitmişiz. Herşeyin yolunda olduğunu öğrenince elbette ki rahatladım . Eskiden bebeğin hareketlerini hep  yukarıda hissederdim. Şimdi dönmüş . Kafası yukarı, ayakları aşağıya gelmiş o yüzden alttan alttan vuruyormuş oğlum. Ama ağrılarım ile ilgili bir sonuca varamadık . Magnezyum verdi doktor -ki ilk günden işe yaradığını hissettim. Çünkü tam 2 gün boyunca iki büklüm yürüyordum ağrılarımdan doğrulamıyordum . Bunun yanında ilave bir de idrar tahlilimiz var. Ben biraz geciktiğim için sonuçları yarın alacağız. Belki iltihap ile ilgili bir durum da olabilir. 

 Şeker yüklemesi yaptırmak istemiyordum fakat suyumun biraz fazla olduğunu bu yüzden bunu yaptırmak zorunda olduğumu öğrendim bu sefer ki gidişimde. Ayrıca bebeğimizin böbreklerinde sıvı fazlalığının yanı sıra biraz büyüme de varmış . Henüz böbrek fonsiyonlarını etkileyecek ölçüde değilmiş ama  her kontrolde takip edeceğiz dedi doktor.
2 seferdir her gittiğimde negatif bir şeyler duymak , bugüne kadar en fazla özen gösterdiğim moral konusunda beni biraz zayıflaştırıyor. Çok takılmıyor gibi görünsem de derinlerde bir yerde inceden moral bozuk, karamsar düşünceler var negatif rüyalarıma konu olan .

Korktuğum başıma geldi ve haftaya şeker yüklemesi randevumuz verildi. Bu konuda 'acaba farklı bir doktora daha mı gitsem bu haftaya kadar hiç böyle bir durum yoktu ' diye içimden geçirmiyor değilim. Çünkü ben yükleme istemediğimi belirtince öğrendim suyumun fazla olduğunu. Doktorumun itirazlarımı kabul etmemek için başvurduğu bir yol olabilir mi acaba diye düşünmeye başladım . Eğer öyleyse 3. doktora da güven sıfırlanacak demektir. 4. doktor için arayışlara başlarken hamilelik döneminin en fazla doktor değiştiren gebesi olarak rekorlar kitabına geçeceğim galiba !


Resimde de görüldüğü üzere , evet kış günü tişört ! giyiyorum çünkü ani sıcak basmalarım ve menepozumsu yanmalarım ile ancak bu şekilde başa çıkabiliyorum . Kışı neredeyse tişörtlerimin üzerine giydiğim hırkalarla geçirdim diyebilirim. Bu sebepten aylar önce kaldırdığım yazlıklarımı geri çıkartmak zorunda kalmıştım  :(

Meleğim artık vur kaç taktiğinin yanı sıra değişik stiller geliştirdi . Elini yada ayağını vurduğu yerden cekmeyip sağa yada sola doğru iterek kaydırıyor. Elimi koyduğumda da çok net hissediyorum o kaydırdıkça elimle takip ediyorum onu , böylece en uzun süre temas halinde kalmış oluyoruz  - ki o duygu işte beni benden alan :) Sabahın 6 sında işe gitmek için kalktığımda bir bakıyorum şiddet altındayım. İçerdeki isyan çıkarmış ,savaş başlatmış yada parti falan veriyor,sürekli tekmeliyor. Kahvaltı ediyorum hemen sakinleşiyor bir süre çıt çıkarmıyor. Acıkınca tekrar aynı mod :) Ben boşuna almadım 10 kiloyu  :) Kendi doktorum da direk şekeri kesmemi tembihlerken ' rahat ol 20 kiloya  kadar yolu var. Zayıf hamile kalanlarda biraz esnek olabiliyoruz' dedi sağolsun :)

Son randevumda 32 haftalık iş göremez raporu almaya gelen kadının benden çok çok daha  minik bir göbeği olduğunu görünce eşim ve ben küçük dilimizi yutmuş,kadına hayran hayran bakakalmıştık :) Benim ise 24. haftada sipsivri öne doğru uzayan karnım , 30'lu haftalarda bir birey olarak toplumda kabul görecek diye düşünüyorum . ' Yeliz Hanım ve göbeği geldi' diyecekler. Onun ayrı bir kimliği olacak :) Otobüslerde yer verme durumumuz çoktaan başladı bile. Eskiden yoktu böyle şeyler. Göbeğim toplumda kabul görmeye başladı  şimdiden  :) 

Bakalım istifra etmekten , baygınlık geçirmekten çok korktuğum şeker yüklemesi serüvenim nasıl geçecek !!! Umarım korktuklarım başıma gelmez ...









Devamını Okuyun...

( 22+2 ) Detaylı Ultrason Gününden Notlar


Yine bir görüş gününde, tavsiye edilmiş perinatoloğumuz Fehmi Yazıcıoğlu'nun asansörden haz etmeyen insan için çile niteliğindeki 9. kat ofisinde buluştuk oğlumla . Yüksek katlar, asansör denen kapalı kutular hiiç bana göre değil . En yüksek katta gittiğim tek yer  yoga kursum . Tam 6. katta. Neyse ki benim gibi asansör sevmeyen ve benim karnımdan daha büyük bir karnı olan Brittainy adında bir arkadaşım var ve onunla beraber sürüne sürüne merdivenlerden çıkabiliyoruz -şimdilik - O olmadığı zamanlarda da kullandığım değişik metotlarım var. :) 9. kata merdivenle çıkmadım tabiki ama eğer benimle çıkacak bir arkadaş olsaydı yanımda, üşenmez çıkardım :) Bu noktada sevdiceğime bir bakış atmaya kalktım ama o artık beni benden iyi tanıyor galiba, direk müdahale etti ve asansöre binildi :(

Detaylı ultrason için yazılanları okuyunca ' yaşasınn tam yarım saat göreceğim oğlumu !!! ' diye sevinmiştim. Ama hiç onu izleyemedik . Hiçbir şeye benzetemediğim iç organlar , bilmem ne sıvıları falan görmekten , oğlumuzu görmeye fırsat olmadı . Ben onun hareketlerini izlemeyi seviyorum . Hareketlendiğinde istemsizce dudaklarımı büzüştürerek , gözyaşlarım süzülmeye hazır bir şekilde izlemeyi  çok seviyorum . Dolayısı ile bu görüş günü biraz hüsran oldu . Toplasan 1 dakika izleyemedik miniğimin hareketlerini  :(  Artık 2 hafta sonrasını bekleyeceğiz. Kendi doktorumuz bu konuda çok anlayışlı. Ömer perdeyi kapatmadan ( yani yüzünü  saklamadan yada kaçmadan )  bizde cihazı kapatmıyoruz :)

**Kilo artışım fazla bulunduğundan direk şeker yasaklandı ve ben 1 gün öncesinden aç karına alışverişe çıkıp leziz şeyler almıştım :( Şeker diyetine girmek için önce onların bitmesi konusunda anlaştık sevdiğim adamla :) Sonrasında sıkı bir şeker diyeti bizi bekliyor sanırım :) **

Kontrolde herşey çok iyi, güzel , normal çıktı . Ama benim oğlum çişini tutuyormuş şimdiden . Böbreklerinde normalden daha fazla idrar birikmesi varmış ve kontrol altında olmalıymış . Bunu duyunca tabi ki başımdan aşağı kaynar sular döküldü.Çünkü muhabbetin sonu Down Sendromu riskinin artması ile noktalandı . Bütün akşam ve gece ruh gibiydim . Bazı forumlarda durumu paylaşıp benzer durumu yaşayan insanlarla konuştum . Çok iyi geldi.Yeni güne tüm mutsuzluklarımdan arınmış olarak , eskisi gibi uyandım !  Zaten benim genetik rahatsızlığı olan bir kardeşim vardı ve hiç tereddütsüz gelen tüm test tekliflerine hayır demiştim bile. Onun hasta olması benim ondan vazgeçeceğim anlamına elbette ki gelmiyor. Bundan sonrası için daha dikkatli olacağız ve bol bol dua edeceğiz. Sonrası Allah 'tan .






Hasta veya sağlıklı olman bizim için hiçbir şey değiştirmiyor miniğim. Sen her zaman kalbimizin en özel yerindesin ve merakla beklenensin !!!





Devamını Okuyun...